6 Ocak 2020 Pazartesi

CİLO REŞKO ULUDORUK(4135m)2019 KIŞ FAALİYETİ

Faaliyetin adı: CİLO REŞKO ULUDORUK (4135) Zirve KIŞ Faaliyeti Aralık
Faaliyet tarihi: 21-27 Aralık 2019                                                                                                            Teknik malzeme: Kazma, Krampon, Emniyet Kemeri, HMS, ATC, Perlon, 60 metre İp,... vs. (Kask ve baton dışında hiç biri kullanılmadı)                                                                                      Tırmanışa katılan kulüp ve kurumlar: Klosdag,Cisad, Didosk, Efe Dağcılık, Sodos, Hakkari Dağcılık Sporcular:Mehmet Özmalkoç, Yekbun Özmalkoç, Hatice Erener, Yasemin Kapıyoldaş, Serkan Karadağ, Kadriye Terzioğlu, Recep Kulaber, Sefer Öztürk, Naci Ertunç, Nuri Zeyrek, Fırat Akyüz, Fatih Katrancı, Kadri Sencar, Baran Bayar, İrfan Özden, Hakan Kavaklıçeşme, Emrah İhtiyatoğlu, Sönmez Erkaya.
CİLO -REŞKO ULUDORUK (4135) DAĞI                                                                                                                                    
recep kulaber

Cilo Dağı Türkiye’nin 2. en yüksek tektonik bir dağıdır. Zirvesi dört mevsim boyunca erimeyen kar ve buz örtüsü ile kaplı bir dağ olan Cilo Dağı Güneydoğu Toroslar’ın en doğu uzantısını oluşturur. Türkiye’nin güneydoğu ucunda, Hakkâri ilinin sınırları içerisinde yer almaktadır.Önemli zirveleri
1. Reşko(uludoruk)-4136
2. Suppa durek(Erinç)-4060
3. Köşedireği Dağı (3700m),
4. Maunseli Sivrisi (3850m) (kaynak wikipedia)
CİLO -REŞKO ULUDORUK (4135) ZİRVE KIŞ FAALİYETİ
Hakkâri bölgesinde bulunan Cilo dağ silsilesinin içinde yer alan Reşko ‘Uludoruk’ sarp ve ulaşılması zor coğrafyada olmasından dolayı Türkiye’deki dağcıların gitmeyi en çok hayal ettiği bölgedir. Fakat faaliyeti kış mevsiminde yapacaksan, soğuk gecelerinde çadırda üşümeyi, Karlı sert rotalarda ağır sırt çanta ile uzun tırmanmayı göze alman gerek. Ödülü ise Kış mevsiminde tırmanıp sert iklim ve zorluklarla mücadele ettiğinden, güzel anılar ve prestijli zirven olur.                                                                                                                
2013 yılından tırmanışa yeniden açılan Cilo dağına 2019 Mart ayında gitmiştim. Faaliyet duyurusunu Sönmez hoca iletince bedenime bir heyecan dalgası kapladı. Tekrar gidip bu sefer zirve yapmalıyım, dedim. Bölge 1982 yılından beri kapalıydı. Yaklaşık 32 yıl aradan sonra yeniden dağcıların gidebilmesi sevindirici bir gelişme oldu. Zirvenin ilk kış çıkışı yıllar önce yapılmış sonra aynı başarı ikinci kez Klosdag ekibi tarafından 2013'te gerçekleşmişti. Aynı başarıyı yakalamak adına benimde olduğum 2019 Mart ayında tekrar bölgeye gittik, Fakat zirveye 130 m kala ip birliğinde iken bastığımız buzul kırılmış, iki arkadaşımız Reçko buzul duvarında ipte asılı kalmış, gayretlerimizle kurtarmış ve bir felaketten dönmüştük. Bir kez daha Reşkonun doruğuna çıkma fikri benim için sanki yarım kalmış bir işi tamamlamak gibi idi.
Dağlara sık gittiğimden ve sporla Kondisyonumu yüksek tuttuğum için hazırdım.21 Aralık Cumartesi günü, İstanbul Havalimanı'nda Yüksekova yolcuları olarak bir araya geldiğimizde her birimizin telaş ve sevinçliydik.

Yüksekova(1950m)bizi o ünlü soğuk havasıyla değil, gülümseyen bir güneşle karşıladı. Umarım zirve yolun da da hava güzel Olur. Havalimanından kent merkezine taksi ile 10 dakikada ulaşıp otele yerleştik. İlk gün, Grand Yılmazlar Otelinde kalıp ekibe katılacak diğer arkadaşlarla buluşacağız. İstanbul ekibi 9 kişi; Yüksekova, Hakkâri, İzmir, Diyarbakır, Manisa ve Kayseri'den katılan dağcı dostlarla sayımız ikiye katlanacak (Toplam 18 sporcu).
On sekiz kişilik ekip 21 Aralık 2019 Cumartesi günü Yüksekova’da bir araya geldi. Akşama doğru Otel lobisinde toplantı yapıldı. Tırmanış ile ilgili tüm detaylar konuşuldu.  Son olarak yurdun değişik illerinden gelen dağcılara ‘ neden Reşko dağı ‘ diye sorular soruldu. Tanışma faslı ve teknik toplantı sonrası eksikler için alışveriş turu yapıp çanta hazırlığı için erkenden odalara çekildik.
Plan, sabah saat 8'den önce Yeşiltaş köyüne hareket etmek. Önümüzdeki 2 gün hava güzel olacak; çabuk hareket edersek zirve şansımız yüksek. Sonrasında havanın bozma tehlikesi var.

22 Aralık Pazar günü, dağa yaklaşım için yola çıkacak ekip kapıda hazır, Fakat aracımız trafikte kalmış... Gecikmeli de olsa yola düştük ve 35 km ötedeki Yeşiltaş (Şitazin) bölgesine saat 8.50'de vardık. Rakım 1250 m. Yani 1950 metrede kurulu, "gerçekten yüksek mi" diye sorulan Yüksekova'dan aşağı indik. Deniz seviyesinden gelen İstanbul takımı için küçük çaplı aklimatize katkısı. Tırmanış için daha önce izin alınmış olsa da Yeşiltaş Karakolu'nda kimliklerimiz kontrol ediliyor ve izinler için teyitler alınıyor. Ülkenin kim bilir hangi köşesinden gelmiş, bu zorlu coğrafyada görev yapan askerlerle selamlaşma... Çeşmeden su takviyesi ve tuvalet ihtiyacı için moladan faydalanıyoruz. Geri çevrilir miyiz tedirginliği, kimliklerin iadesi ile ortadan kalkıyor ve yeniden araca biniyoruz.
Yolda kar olmadığı için aracın çıkabildiği yere kadar gitmek istiyoruz. Sonrasında sırtımızda 15-20 kg kamp yükü ile Serpil mezrası denen, 1993'te boşaltıldığı için kimsenin yaşamadığı Darıca köyünün altından başlıyoruz yürümeye...2019'un Mart ayında Reşko  (Uludoruk) kış çıkışı için geldiğimizde bölgedeki muazzam kar miktarını ve koşulların zorluğunu hatırlayıp bu kez kendimizi şanslı hissediyoruz. Gerçi önümüzde çok uzun bir yol var, erken konuşmamak lazım.
İlk molayı, 10.45'te köyün üstünde veriyoruz. Faaliyet öncesinde hissedilen endişeler, ufak çaplı sağlık sorunları, yol aldıkça yerini enerji ve neşeye bırakıyor. Belirgin patikadan döne döne yükseliyoruz. Sırtlarındaki ağır çantalara rağmen doğrudan dik yamaca vurup koşturanlar da var. 2100 m'deki birinci kamp alanına yaklaştıkça zemin kara dönüyor.

Saat 14'te Serpel yaylasına varıp çadırları atıyoruz. Hava günlük güneşlik. Kamp alanında şırıl şırıl akan dere, gece boyu güçlü sesiyle bize eşlik edecek. Etraf çok güzel dağlarla çevrili, ortam yabanıl ve el değmemiş gibi. Hayvanların geride bıraktıkları izler görülebiliyor. Yemek, çadır sohbeti derken yarınki zorlu yürüyüş için biz Ercan, Recep ve Sönmez'den oluşan çadır ekibi erkenden uyuyoruz ne de olsa yarın bizi zorlu yaklaşık 800 metrelik çıkış yapacağımız Nurettin Renda Kulvarı namı diğer Azap Kulvarı bekliyor olacak.
23 Aralık Pazartesi sabah 8.30'da ikinci kamp alanı olan Horkadim Yaylası-Talane Geçidi için hareket ettik. Plana göre Horkadim'de bir gün dinlenme ve sonrasında zirve çıkışı var. Kamp alanından hafif bir tırmanışla uzaklaşıp yamaçtan dere yatağına indik. Herkes koşar adım kendini aşağı salarken Yasemin yürümekte zorlanıyor Geç başladığı için geride kalan bir arkadaş el veriyor, biraz toparlanıyor “İkinci kampa gelmesem olur mu, burada kalayım" Diyor Sönmez Hoca'ya "çantayı hafifletiyoruz, ha gayret diyor'hoca

Sönmez hocanın dik olmasından dağcılara zor anlar yaşattığı için Azap Kulvarı adını taktığı Nurettin Renda kulvar girişine geldik. Bu noktada bir sporcu kendini iyi hissetmediğinden birinci Kampa geri dönüp dönüşümüzü bekleme kararı alıyor. Artçı olarak isteğini kabul edip kamp eksiği olup olmadığını gözden geçirerek geri uğurluyorum.Sabah 10'da girdiğimiz kulvarı, Hakkâri’den gelen sporcuların gayretli iz açması ile 14'de kolaylıyoruz, ancak kamp alanına varış akşam 4'ü buluyor. Zaman zaman diz boyunu aşan batak karda, sırtta ağır çantalarla 800 metre irtifa almak, ekipteki herkes için gerçek bir sınav.

Azap Kulvarı, sonunda tüm ekibi azat etti ve 2900 rakımlı Horkadim Yaylası, yeni kamp alanımıza ulaştık.Burada kar çok, düz zemin kıt. Etraf bembeyaz doruklarla çevrili.Rüzgar eşliğinde çadırları kuruyoruz.

Tırmanışta Çikolata, Bisküvi ile vücudumuzun enerji ihtiyacını geçici bir şekilde karşılamıştık ama artık açlık bizi zorluyordu. Önce Kar eritip Su ihtiyacımızı hemen arkasından yemek yapıp atıştırdık. Bu arada dışarıda sert rüzgâr aralıklarla etkisini göstermeye başlamıştı. İki kamp arasındaki rakım farkı dokuz yüz metre olduğundan birinci kampın konforu burada olmayacaktı. Yatmadan evvel Sönmez ve Naci hoca teknik toplantı yapıyorlar. Fakat sönmez hoca çadıra iyi haberler ile dönmüyor hava durumunun giderek sertleşeceğini, bu durumda bir gün dinlenme iptal edilip bu gece saat 04’de zirveye hareket edileceğini söylüyor. 24 Aralık 2019 Rüzgârın etkisi ve irtifa bizi kaliteli uyku uyutmamasına rağmen az da olsa dinlendik. Zaman geldiğinde soğuk havada Çadırların lambaları birer, birer yanmaya başlamış ama kimse çadırlardan çıkmıyordu sanki Rüzgâr hızını kesmediği için zirve çıkışından vazgeçildi havası ortaya çıktı. Sonunda gidebildiğimiz yere kadar gitme kararı alındı. Çantalara Teknik malzemeler ve akşamdan Kar eritip sıcak Su Termoslar ve hafif yiyecekler konuldu. Artık rüzgâr giderek etkisini artıracağını ve bize zor anlar yaşatacağını biliyorduk. Ekip tam donanımlı bir şekilde yola çıkmak için hazırdı. Gecenin karanlığında kafa lambalarıyla yükselmeye devam ederken beklendiği gibi rüzgâr sert, sonra daha da sertleşti. Oysa gökyüzü açık yıldızlar net gözüküyordu. Nihayet gün doğmuş ve doğu yönünde heybeti ile göz kamaştıran Sat dağları tüm ihtişamı ile bende buradayım diyordu.
Kara bulutların kapladığı Reşko duruğuna kimse bakmak istemiyordu. Gözler Vadileri dolduran sis bulutlarındaydı. Üç saat zarfında hiç durmadan tırmanmış ve bir hayli ilerlemiştik. Artık saatler sekizi gösteriyordu. Geniş bir kayanın üstünde toplanan ekip sayısı, on sekiz kişiden on üç kişiye inmişti. Aşırı yorgunluk ve yüksek irtifa bazı arkadaşlarımızın zirveye gelmeme kararı aldırmıştı. Fakat tırmanışa gelen sporcu arkadaşlarda burada bir karar vermesi gerekiyordu. Tüm arkadaşların fikirleri alınarak karar vermemiz en doğrusuydu. Kötü hava koşulunda Reşko zirvesine yakın kılçık bölgesini geçmek de çok zordu.Karar geri dönmekle sonuçlanmış.aynı gün her iki kampta kalmamak düşüncesiyle Yeşiltaş köyüne ulaşılarak, gece araç ile Yüksekova’ya dönmeye karar verilmişti.

Kampa döndüğümüzde bir hayli yorulan ekip dinlenmeye geçmişti. Tam o sırada Naci hoca Kamışlı ve Yeşiltaş Karakolu Askeri yetkililerin telefon ile kendisine ulaştıklarını ve Kar fırtınası beklendiğini hemen zaman kayıp etmeden dönmemizi istediklerini iletti. Bu haberle Kampı daha hızlı bir şekilde toplayıp malzemeleri çantalara yerleştirdik. Ekip aralıklarla inişe başlayıp Toz karla dolu Kulvarı, bata çıka bitirip saat 2 gibi birinci kamp alanına indik. Serpel yaylasına geldiğimizde henüz akşam olmamıştı ve burada hava henüz yumuşak; Tüm ekip burada toplanıp soluklandı. Serpel yaylasından ayrıldığımızda güneş batmış hava kararmıştı, kafa fenerleri ile yolumuza devam ettik. Yeşiltaş Yolunda yorgunluk ve çantaların bize vermiş olduğu ağırlık sanki yol hiç bitmeyecek hissi vermişti.
Akşam saat 19,00 civarı yolu bitirip bizi otele götürecek dört tekerin içine atıyoruz kendimizi. Dağdan inmenin en güzel yanlarından biri de o gece yaşanacak deliksiz uykudur. Malum, yükseklerde pek uyunmaz.Reşko serüvenimiz zirve siz ama güzel anılar biriktirerek sona ererken Otelin sıcak ve rahat yatakları bizi bekliyor derken Yüksek ovadaki dostlarımız Kahraman ve Emrah bizi buluyor. Erken yatmak yok eğlence var.


 Reşko bu defa bizi kabul etmemişti. Fakat seneye bir daha gelme ile ilgili bir birimize söz verdik, umarım bu sefer kabul eder.Planlanandan daha erken dağı terk etmek zorunda kalınca, kalan günü gezerek değerlendirelim dedik. Seçenekler arasında Şemdinli, eski adıyla Navşar öne çıktı. Şelalesi, Taş Köprüsü, yeşil ve bereketli Nehri Köyü (Bağlar), 2018'de restorasyonu tamamlanan Kayme Sarayı ve bizleri evinde ağırlayan ÇINAR ailesinin samimiyeti, günden geriye kalan güzellikler oldu.


 bozduğu için gidemediğimiz, Derecik tarafındaki mutlak görülesi Balkayalar, başka bir zamana kaldı. Nitekim dönüş yolu, tümüyle beyaza kesmişti. İstanbul’da hasretini çektiğimiz kar, bizi önce Van'a sürükledi, yetmedi 2 gün otele kapattı. Tam üç kez uçak biletlerini değiştirdik. Yani uçakla eve dönüş, dağdaki inişten daha maceralı oldu!

 Eğlendik mi? Eveeeet.Recep KULABER

Hiç yorum yok: