14 Nisan 2020 Salı

KAÇKAR(KAVRUN) KÜÇÜK BUZUL ROTASINDAN KIŞ ZİRVE FAALİYETİ



KAÇKAR (KAVRUN) 3932 m KÜÇÜK BUZUL ROTASINDAN KIŞ ZİRVE FAALİYETİ

Faaliyet Tarihi: 06-10 Mart 2020                                                                                    
Rota
: K.buzul
Kamp Yeri: Yukarı kavrun yaylası (1 gece) Mezovit (2 gece)
Zirve Tırmanış Süresi: 9 saat 5 dakika.
Teknik Malzemeler: kask, kazma, krampon, emniyet kemeri (kullanıldı), karabina (kullanıldı), takoz, friend (kullanılmadı), ip, yardımcı ip, perlon (kullanıldı), çığ sondası (kullanılmadı), çığ kaytanı, biepsi (kullanıldı) kürek (kullanıldı), Hedik (kullanıldı), ilk yardım çantası (kullanılmadı), Bivak (kullanılmadı), Telsiz (kullanıldı), GPS (kullanıldı).                                      
                                   Hava Durumu:Çoğunlukla güneşliydi. Rüzgâr zirve günü orta şiddetteydi. Diğer günler hafif sıcaklık vardı. 
Sıcaklık zirve günü ve gecesi düşüktü. Diğer günler güneşle birlikte mevsim normallerindeydi.                                                                                         
Faaliyeti Düzenleyen: Yılmaz SEFEROĞLU (Lider)                                                                                                                                              Faaliyet hikâyesi yazarı: Recep KULABER                                                          
Sporcular: Batuhan TÜFENK (Ordu Dağcılık İhtisas kulübü), Ercan KESTİ (Çamlıhemşin Doğa Sporları ihtisas kulübü), Mahmut YANIK (Kaçkar Dağcılık Rafting Kayak Spor İhtisas Kulübü), Osman ASLAN (Rize Çayeli Doğa Sporları Kulübü), Recep KULABER (Kulvar Lokal Santral Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü), Yılmaz SEFEROĞLU (Ordu Dağcılık İhtisas kulübü)

KAÇKAR KAVRUN ZİRVE 3932 m 

                                                                                                            
Kaçkar Dağları Türkiye'nin kuzeyinde, Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan, bir dağ sırası. Doğusundaki birçok zirvesi 3500 m üzerindeyken, batı kesimi 2000 m yüksekliğe kadar ulaşır. En yüksek noktası olan Kaçkar Kavrun Dağı 3932 m yüksekliktedir. 1994 yılında milli park ilan edilmiştir. Milli parkın büyük bir bölümü Rize ili Çamlıhemşin ilçesi sınırları içinde, küçük bir bölümü de Artvin ili Yusufeli ilçesi sınırları içinde kalmaktadır. (Vikipedi)

KAÇKAR KÜÇÜK BUZUL ROTASINDAN GEÇMİŞ KIŞ ZİRVE TIRMANIŞLARI


Küçük buzul rotasından bilinen ilk kış zirve tırmanışı Aydın AKSAKAL ve Haydar CELAYİR 25 Şubat 1994 tarihinde gerçekleştirmişlerdir. İnişi ise Büyük buzul rotasından karar vermişler fakat buzula kestirmeden iple inmeye çalışırken üzücü kaza meydana gelmiş ve Aydın AKSAKAL beklenmedik bir şekilde düşüp ölmüştür.
Bu rotada bilinen ikinci kış tırmanışı ise 2005 Mart’ında Fatih TOSUN, Yıldırım SEÇMEN ve Zafer DEDEOĞLU’ndan oluşan ekip tarafından yapılmıştır.

KÜÇÜK BUZUL ROTASINDAN KAÇKAR (KAVRUN) KIŞ ZİRVE FAALİYETİ
Tırmandığımız dağlar yalnızca kaya ve buzdan değil, aynı zamanda hayal ve arzulardan oluşur (Mountain Filminden)

Yılmazın çabası ve havanın elvermesi ile nihayet faaliyet artık başlayacaktı. Son hazırlık ve eksiklerimi süratle tamamladım. Uzun yıllardır bu rotadan kış faaliyeti yapılamaması beni ayrıca heyecanlandırmıştı. Rota hedefini Yılmaz koyup bu konuda ciddi bir hazırlık yapmıştı. Türkiye’nin 4. Yüksek zirvesi olan 3937 metre yüksekliği ile Kaçkar kavrun dağının en teknik rotası olan Küçük Buzul Rotasından kışın tırmanacaktık. Bu rota gerek eğimi gerekse de bir kısmının mix (kar-buz-kaya) tırmanış parkurları içermesi tırmanış esnasında sırt çantamızın daha ağır olmasına neden olacak ve ekstra dikkat gerektirecekti. Ayrıca Mezovit’e iki günde ulaşmak enerjimizin büyük bir kısmını harcayacaktı. Faaliyet ekibinin ülkenin farklı şehirlerinde yaşayan altı Rizeli hemşeriden oluşması da güzel bir tesadüf olmuştu. Rize’de yaşayan Mahmut ve Osman ile süphan dağı tırmanışında tanışmıştık. Ordu’da yaşayan Yılmaz ve Batuhan’ı beraber yaptığımız faaliyetlerden zaten yakinen tanıyordum. Sadece Erzurum’da okuyan Ercan ile tanışmamıştık onunla da tanıştığımızda ortak pek çok noktamız olduğu ortaya çıktı.
06.03.2020                                                                                                                         
Saat 17.45
İstanbul Havalimanı’ndan 1 sa 30 dk sonra Ordu Giresun havalimanı’na ulaştım. Yılmaz havalimanından beni aracı ile aldı. Hızlı şekilde markete gittik ve üç kişilik faaliyet alışverişimizi buradan yaptık. Daha sonra yılmazın evine geçtik.Teknik malzemelerin büyük kısmını yılmaz tedarik ettiği için herhangi bir malzeme unutmamak için titiz bir şekilde tekrardan gözden geçirdik.    
Saat 23.45                                                                                                       
Yılmaz’ın aracı ile ordudan hareket ettik.Saat 03.00’da Rize merkeze ulaşarak, Batuhan’ı aldık ve birinci grup olarak Ayder’e hareket ettik. Diğer grup arkadaşlarımız Osman, Mahmut ve Ercan arkamızdan daha sonra gelip Yukarı Kavrun’da buluşacağız                                                                              
07.03.2020                                                                                                                                                                                                             saat 05.00                                                                                                                      
Hava aydınlanmadan Ayder’e (1300 m) ulaşıp aracımızı burada park ediyoruz yol karla kapalı olduğundan kamp yükümüzle yukarı kavruna buradan yürümeye başladık. 20 dakikada fazlalık eşyalarımızı araca bırakıp son hazırlıkları yaptık. Karanlık ve soğuk bir havada üç kişi ile faaliyete başladık.                                                                           
Saat 06.30
Tahmini -3 derecede rüzgarsız ve yıldızlı bir havada yürüyorduk, Aslında kar buraya kadar sert gibi gözüküyordu Âmâ hayallerimiz kısa bir süre sonra suya düştü. Daha 50 metre yürümeden kar batmaya başladı, mecburen hediklerimizi taktık. Ayder’den beri peşimize takılan çok sevimli Çoban köpeğini de uzun çabalardan sonra nihayet geri döndürdük.                                                                                           
Saat 07.30
Günün aydınlanması ile beraber Gallerdüzü (1750m)’ne ulaştık. Burada fırtınadan açılmış bir yayla barakasına sığınıp, beslenip sıvı alıp nefeslendik. Artık keyifler yerine geldiğine göre, yürümeğe devam edebilirdik.
 Saat 11.00
Yürüyüşe başlayalı 6 saat olmuştu, fakat sırt çantamdaki 28 kg yükle o kadar uzun süre gel diki bana. Neyse ki Aşağı Kavron yaylası görüş alanımızı girmişti. Bu da bize moral oldu yolumuzun azaldığını biliyorduk artık orman içine girdikçe, karda hedikle bile batıyorduk, bizden önce buradan geçmiş kişilerin ayak izlerini takip etmemiz bile bize bir avantaj sağlamamıştı. Aşağı kavron yaylasını geçer geçmez ayak izlerinin sahipleri ile geri dönerlerken karşılaştık. Yalçın ve bir grup genç çığ düşen yayla evlerine bakmaya çıkmışlardı. Sohbet ederken nefeslendik. Aslında Yukarı Kavron’a gelmiş olmamız gerekirdi sonuçta 12 km yürümüştük ama o hala çok uzaklardaydı. Yorgunluk iyice kendini hissettirmeye başladı. Önümüzde son yarım saatlik bir yol kalmıştı ama bu yol bana hiç bitmeyecek gibi görünüyordu.  
                
Saat 14.00                                                                                                                                     
Sevinçliyim, nihayet Yukarı Kavrun yaylasına ulaştık. Ayrıca gece yayla evinde konaklayacak olmamız mutluluğumu artırıyordu, bizim için büyük bir konfordu. Yayla girişindeki evlerin çığdan dolayı hasar gördüğünü gördük, defalarca geldiğim yayla evleri kar altında, ŞAHİN Pansiyon da tamamen karlar altında kalmıştı tanıyamamıştım.

Yılmaz’ın Ordu’dan konuşup kalmak için izin aldığı yayla ev de kar altında. Temizleyip içeri girmemiz çok çok zordu. B planını Yalçın Şahin’in atalarından kalan eski evinde kalmaya karar verdik. Evin kapısını açar açmaz kuzine sobasını yaktık, yeterli sıvı alamamıştık ve bu yüzden vücutlarımız dehidre olmaya başlamıştı. Derenin hala akması işimizi kolaylaştırdı.İçebildiğimiz kadar su içtik. Arkasından Yılmaz’ın evde hazırlattığı pişmiş kıyma ile harika bir kıymalı makarna yaptım, keyfimiz yerine geldi.

Saat 17.00                                                                                                                      
Sıcacık odada şekerleme yaparken Osman, Mahmut ve Ercan geldi. Ekip tamamlandı. Akşam güzel bir sohbetle moralleri yükseltip, günü noktalayıp uyuduk.
08.03.2020                                                                                                                           
Saat 08.00                           
 Yukarı Kavrun yaylasından Mezovit’e (Öküz Çayırı) hareket etmeden son hazırlıklarımızı yapıp, yola çıktık. Yürüyüş için mevsime göre hava gayet güzeldi. Memnun olmadığımız sırtımızdaki yüktü. Fakat böyle bir faaliyet yapıyorsanız taşıyacağınız malzemede fazla olacaktır. Buna göre Kendi aramızda malzeme taşıma paylaşımı yapmıştık, bizim ekibin tüm yiyeceği bendeydi. Yılmaz ve Batuhan teknik malzeme ve çadırı taşıyorlardı. Yılmaz her zamanki gibi önden kopup gitmişti bile üstelik ayağında bir sakatlık olmasına rağmen. Osman ise sürekli konuşuyor ekibi eğlendirip, moral veriyordu. Ercan ise tur kayağı ile artistlik hareketleri ve arada düşmesi, ekibe yeni bir hava getirmiş, enerjimiz yükselmişti. Kaçkarlarda yağmur gibi kar da çok yağardı.Durduktan sonraki günlerde güneş açınca, vadi yamaçları ve bu vadilere akan dere yatakların eğimleri yağan karın ağırlığına dayanamaz ve büyük bir gürültüyle koparak aşağılara doğru kayar. O an orada olmak kesinlikle istemezsiniz. Kaçkar kışı faaliyetinde en büyük risk çığ altında kalmaktır.Bende çığdan deli gibi korktuğumdan çığ parkurlarından geçerken çanta perlonum açık, gözüm hep yukarıda, kalbim ise daha da hızlı atıyordu. 
                                             
                                 
Saat 09.50                                                                                                                                 
Ayağımızda hedik olmasına rağmen bazen dizimize kadar kara batıyorduk ve ben faaliyetin ilk gününden beri hediğimle problem yaşıyordum. Sık, sık perlonu gevşeyip ayağımdan çıkıyor ve yeniden takmak süre aldığından sürekli geride kalıyordum, hatta hediksin bile gitmeyi göze aldım fakat kısa süre sonra belime kadar batınca, bu faaliyeti hediksin yapılması çok zor olduğuna karar verip tekrar hediklerimi takmak zorunda kaldım.
Buna rağmen Kapıya varıp burada mola verdik. Boğaların vadiden çıkmaması için yapılmış taş sur tamamen karların altında kalması ilgimizi çekti. Bu anı fotoğraf karesi ile ölümsüzleştirdik.


 Saat 12.00                                                                                                                                     
Güzel havada ve Kaçkarların muhteşem manzarası eşliğinde yürüyüşümüzün ikinci hedefi Mezovit’e(2900m) yaklaşık 4 saatlik yürüyüşün ardından ulaştık. 6 KM lig yürüyüşümüz bizi yormuştu. Mezovit’e Kaçkar Dağın eteğine ulaşmak,  Koca kayalar kar altında kaybolmuş, karlar altında bu mevsimde coğrafyayı tekrar görmek, zirveye çıkmak kadar mutluluk verici. Hemen karı düzleştirip hızlıca iki çadır kurduk, ertesi gün gerçekleştireceğimiz tırmanışın son hazırlıklarını yapıp, buranın tadını çıkartıp, dinlenecektik. Ayrıca dereninde küçük bir kısmı açık olması hazırlıklarımızı kolaylaştıracağı için bizim için güzel haberdi.

  09.03.2020                                                                                                                                                                                                        Saat 02.00
Zirveye çıkmak sadece inanmak ya da çok istemekle olmuyor. Fiziksel durumunuz, aklimatize olmanız, uykunuz, yiyip içtikleriniz, hatta karakteriniz ve inatçılığınız bile tırmanış için çok önemli ve ben bunun farkında olmama rağmen gece telefon alarmı ile uyandığımda kendimi çok yorgun hissediyorum. Uyku tulumundan çıkmam zor oldu, âmâ bugün faaliyetin en özel günü idi. Kalktık hemen sıcak bir çay içip, atıştırdık, donmuş botlarımızı üstüne hediklerimizi giydik ve saat 03.00 da gecenin karanlığında yola çıktık. Önden ben gidiyordum Umduğumuz gibi kar sertti ve dağ kayağı izleri vardı. Her zaman olduğu gibi yürümeye başlayınca üstümdeki heyecan da geçmişti.      
                                                                                                                        
Saat 04.20
İyi bir tempo tutturarak yükseldik, hava yaklaşık -8 derece rüzgâr ise yükseldikçe sertleşiyordu, buna rağmen her şey iyi gidiyordu. Su içmek için durup sırt çantamdaki suyumu çıkartım bunun için dış katman eldiveni çıkartıp bileğime asmıştım. Suyu içip tekrar çantamı sırtıma aldığımda, sağ dış katman eldivenim yoktu. Bileğimden ipi çıkmış, Rüzgârdan uçmuştu. Şok oldum, Kendime çok kızdım bu hatayı nasıl yaptım diye zirveyi tehlikeye sokmuştum. Sakinleşip düşündüm arkadaşlarıma söyleyip geri mi dönsem diye. En azından küçük buzulun dibine kadar gidip orda durumumu tekrar gözden geçirmeye karar verdim. Elimdeki batonumun birini toplayıp tek batonla devam etmeyi, buzulun dibine kadar elimi sürekli hareket ettirerek ve tek eldiveni değiştirerek devam edecektim. Buzula geldiğimizde ise gün doğumu ile havanın ısınacağını düşünerek devam etmeye karar verdim. Bu fırsatı kaçıramazdım.                                                                                                                       
Saat 06,00
Üç saatlik yürüyüşün ardından Küçük buzulun sol altına varmıştık ve artık bundan sonraki maceramız yer yer 60-70 dereceyi bulacak kar, buz ve kayadan oluşan teknik tırmanış rotasından devam edecekti. Hediklerimizi ve Ercan’ın tur kayağını buzula bırakarak tırmanmaya başladık. Yaklaşık 250 metrelik etabı iz açarak krampon ve kazma ile rahat ve hızlı bir şekilde yükseldik. Fakat kaya ve kar setlerinden oluşan tırmanış parkuruna girdiğimizde, uzaktan can simidi gibi gördüğüm kayaların hiç de öyle olmadığını sığınacak liman yerine setler, dik balkonların oluştuğu için en ufak dikkatsizlikte ölümcül tuzaklar olduğunu gördüm. Bu tırmanışın hiç kolay olmayacağını anlamıştım. Elimizde kazmamız ayağımızda kramponlarımız ile kayaların arasında dik eğimde tırmanışımız zor ve zaman alıyordu. Ercan ve arkasından Batuhan burada inisiyatifi alarak önden ipi yukarıya taşıyıp, yaklaşık iki ip boyu bizim emniyetli çıkmamızı sağladılar.     
                                                                                                       
Saat 09.00
Artık gün doğmuştu ve elim üşümüyordu. Tekrar kayaların arasındaki kar kulvarlarına girmiştik. Yer yer kayaların üstündeki ince kar tabakası kramponların oturmadığından kayganlaşmasına neden oluyordu. Dikkatimizin hiç kaybolmaması gerekti. İrtifa aldıkça arkama baktığımda, boşluk hissi iyice kendini göstermişti. 
Saat 11.00
Bitmez tükenmez tırmanışımız devam ediyordu ve sırta yaklaşırken sanki eğim daha çok artıyordu. Ekibin en arkasında derinleşmiş izlere basmak güven veriyordu, âmâ benimde bu takımda bir şeyler yapmam gerekiyordu. Öne geçip bir süre iz açtım yükseldik. Artık kuzey klasik sırt rotası görünüyordu. Rotaya bağlanabilmek için yan geçmemiz gerekiyordu. Bunu planlarken Mahmut öne gelip iz açarak bizi saat 11’de sırta bağladı.

                                                                                                                           
Saat 11.30
Artık kuzey klasik sırt rotasındaydık zor bölümünü geride bırakmıştık ve yaz tırmanışından dolayı bu sırtı tanıyordum. Bu bana güven vermişti. Fakat bu kılçık sırt yazın gördüğüm gibi değildi karın yığılmasından dolayı burada da boşluk hissi vardı. Buna rağmen daha güvenliydi. Müsait bir noktada mola verdik, küçük buzul rotasında eğimden dolayı su içmemiş yemek yememiştik. Artık moraller düzelmişti. Kaygılarımız arkada kalmış, zirveye yaklaşmıştık. Arkamızda bıraktığımız müthiş rotaya ve boşluğa bakıp, içimden umarım inişi buradan yapmayız dedim, sanki arkadaşlarım bunu duymuşlar gibi Yılmaz; dönüş rotamızı Büyük Buzuldan yapmaya ne dersiniz deyince oybirliği ile Büyük Buzuldan inmeye karar verdik.                                     
Saat 12.15
Zirveye giden son metreler kısmen yumuşak ve rahattı. 45 dakikalık tırmanışın ardından saat 12,15’da 3937 metrelik bulutların üstü Kaçkar Dağı’nın zirvesindeydik. Müthiş manzara eşliğinde, zorlu bir tırmanışı geride bırakmanın mutluluğu ile tüm ekip birbirimizi kutluyorduk. Daha önce Kaçkar (kavrun) zirvesini hem kuzeyden hem de güneyden iki kere tırmanmıştım. Fakat bu tırmanış farklıydı. Mezovit’den Kaçkar buzullarını seyrederken gözüm hep buraya kayar, hayali rota oluşturup gözümle tırmanırdım. Hayalim gerçekleşmişti. Küçük buzuldan çıkıp büyük buzuldan inmek hem de bu faaliyeti kışın yapmak benim için fantastikti.  
recep kulaber
Saat 13.15                                                                                                                                                      
Zirve defteri ıslanıp donduğundan isimlerimizi yazamamıştık. Fakat zirve rüzgârlı olsa bile geçirdiğimiz bir saatte güzelce dinlenip bir şeyler atıştırıp fotoğraflar çekildik.  
Yorgunluğumuzu atmış enerjimizi yükseltmiştik, artık Büyük Buzul rotasına doğru inişe geçebilirdik. Dağın güney yakası rüzgârsız ve sıcaktı, karla örtülü olmasına rağmen sanki buraya bahar gelmiş güneş içimizi ısıtmıştı. Dağın bu yakasının rotasını hepimiz biliyorduk, fakat Ercan bu rotada ticari rehberlik yaptığı için bizden tecrübeli idi öne geçti. Güney batı yönüne kılçıktan uzun bir süre ilerledik. 


Sırtın sonuna gelince eğimli karlı arazide aşağıya inmek bana kaldı. Güney yönünde dikkatle aşağıya inerek birinci balkonu arkamızda bıraktık, tekrar yönümüzü güney batıya çevirdik.    

                                     
                
                             
Saat 15.00                                   
Yaklaşık 60 metrelik iki yan geçişi olan çığ parkuru karşımızda idi ve güneş ışıkları tam parkurun üstünde çığ riskinin en yüksek olduğu zamandı. Burayı geçmek çok büyük bir riskti. Bu geçiş sırasında çığ düşmesi durumunda vadi eğimi ve uzunluğundan dolayı kurtulma şansımız çok azdı. Uzun süre bu noktada kalarak ne yapmamız gerektiğini konuştuk, alternatiflere baktık, o sırada ilk vadinin yavaş yavaş gölgeye dönmesini görünce riski göze alarak dikkatli bir biçimde geçmeye karar verdik. İyice gölge olunca, kırmızı kurdele kuyruklarımız ile ilk Batuhan sonra sırası ile hepimiz parkuru hızlı ve mesafeli geçerek derin bir nefes aldık.                                               
Saat 17.00
Nihayet Büyük Buzul ’un en üst noktası Kapı geçidine ulaştık.Küçük buzul’daki boşluk hissi beni olumsuz etkilediği için buranın eğimini merak ediyordum. Eğimin fazla olmadığını görünce şaşırdım, anlatılan ve okuduklarımdan buranın çok daha eğimli olduğu söylenmiş veya ben hayalimde böyle canlandırmıştım, beklentimin altında olması beni mutlu etti. Girişte bir ip boyu ipli inmeye karar verdik.hemen yakındaki büyük bir kaya babasından yardımcı iple emniyet alıp 60 metrelik iple ekip tek tek indi.
İpi toplamak da bana kaldı ve en son ben indim.Büyük buzulun eğimi beni mutlu etmiş rahatlamıştım ve nerdeyse koşarak aşağıya 30 dk. İnip arkadaşlarıma buzulun çıkışında yetiştim.                                
Saat 18.45
Yaklaşık 50 dakika süren buzul inişinin ardından karanlık çökmüş ve heybetli buzul kütlesini arkamızda bırakmıştık. Fakat bir problemimiz daha vardı. Çıkarken bıraktığımız hediklerimiz ve tur kayağı Küçük Buzul’da kalmıştı. Batuhan ve Ercan gidip almak için gönüllü olurlarken Mahmut, Osman ve Yılmaz onları bekleyeceklerdi, ben de sıcak bir şeyler hazırlamak için kampa gidiyordum.
Saat 19.30
Kampa vardığımda ortalık zifiri karanlıktı. Bir taraftan sıvı alıp arkadaşlarım için sıcak su ve bulgur pilavı hazırladım. Ekipte saat 21.10’da yorgun ve üşümüş bir şekilde kampa ulaştı. Bol sıvı alıp beslendik. Plana göre bu akşam Kavrun yaylasına inecektik, bu yorgunlukla inmemiz zor.Planı değiştirip sabah inmeye karar veriyoruz.Başarılı bir tırmanışı geride bırakmanın gururu ve yorgunluğu ile tulumlarımıza girdik. Yılmaz elinde dolu çay bardağı ile uyuya kalıyor,uyku tulumunda ıslaklığı sabah fark edince uyuya kalıp döktüğünü anlıyor.yorgunluğumuzun özetiydi.                                                                                 
10.03.2020                                                                                                                               
Saat 07.50
Sabah 7 gibi uyanıp kahvaltı yapmadan kampımızı topladık ve inişe geçtik. 1 Saat 30 dakika sonra yukarı Kavrun yayla evine ulaştık.

Yemek ve fazlalık eşyalarımız için kısa bir mola verdik. Ercan tur kayağı ile önden gidip sobayı yakması paha biçilemezdi ve 4 saat sonra da Ayder’e ulaştık. Çamlıhemşin’de yemek molasından sonra artık eve dönme zamanı gelmişti.

Kışın dağda olmak, zirveye çıkmak, zorlu bir uğraştır. Donanım, Bilgi, Tecrübe ister, kondisyon hatta kontrollü inatçılık ister. Ödülü ise sadece kayıtlara geçmek zirvede manzarayı seyretmek, Ego okşamak değildir. Aynı zamanda hayal ve arzulardan oluşan içinizdeki zirveye de tırmanırsınız. Kışın dağ zordur. Bu zor faaliyetin öğrettikleri de ilginç aynı zamanda korkutucuydu. Faaliyet boyunca gözlerim çığ riski nedeni ile sürekli parkurlardaydı. Yukarı Kavrun’daki çığın, elektrik direkleri ve yayla evlerini kâğıt gibi yırtıp sağa sola savurmasına tanık oldum. Ayder’in hemen iki kilometre üstünde yola düşen,içinde kaya ve ağaçların da olduğu çığ kütlesini gördüm. Ve Yakın zamanda düşen bu çığ kütlesinin üstünden geçtim. Üstelik çığ parkuru olarak görmediğim araziden kopmuş olması çığ konusunda beni biraz daha korkuttu.Fakat korku beni eğiterek kış faaliyetlerinde çok daha dikkat edilmesi konusunda tecrübe sahibi yaptı. 
Hayatımın en zor tırmanışlarından birini gerçekleştirmeme ve bu deneyimi beraber yaşadığım ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler.
 Recep KULABER